Okuduğum en zor kitaplardan biri oldu Sade’ın Justine’i. Kötülüğe alışmanın doğallığını o kadar ‘doğal’ anlatmış ki…
Justine, Sade’ın yayınlanan ilk kitabı ve bu kitap yüzünden 40 yıl hapishanelerde sürünmüş. Sadizm ve Sade alakasını üstünkörü ve genellemelerle (çoğu insan gibi) biliyordum ve bugüne kadar sadece Yatak Odasında Felsefe’sini okumuş, çok da üstünde durmamıştım. Sade’ın Justine-Erdemin Felaketleri’ni okumaya biraz düşünmeden karar verdim aslında.
Ancak kitabı okumaya başladıkça zaman zaman çok zorlandığımı ifade etmeliyim. Yazarın dili muazzam, Türkçe çevirisi son derece başarılı, kurgu, saptamalar heyecan verici. Sayfaları çevirdikçe altını çizmek, oturup üzerinde günlerce düşünmek isteyeceğiniz cümlelerle burun buruna kalıyorsunuz. Ama kitabı okumak ciddi cesaret istiyor.
Şiddet ve cinsellik kombinasyonunun akıl almaz, bol kramplı ve mide bulandırıcı paragraflarını garip bir huzursuzlukla okuyorsunuz.
Ancak işin tuhaf tarafı şu, erdemli olmanın insanın başına gelecek binbir felaketin sebebi olabileceğini tüm abartısıyla anlatan kitapta; ‘kötü insanların’ bu kötülüklerini savunduğu ve hatta erdemli zavallı (!) Justine’i ‘kötü’lüğün yüceliğine ikna etmek için kurdukları cümlelerin entellektüel boyutu inanılmaz.
Okurken, aklıma hep avukatlar geldi.
Eğer edebiyatla iç içeyseniz, yazıyorsanız ya da yazasınız varsa bu kitabı bir cesaret okuyun derim. Eğer hukukla ilgileniyorsanız bu kitabı iki kere mutlaka okuyun derim.
Okuma listesine alınması ve okumak için doğru zamanlama seçilmesi gereken bir kitap.
Tavsiyedir.
Yorum Yapılmamış