İnsanın yaşayacağı hayatın “karakter” özelliklerini şekillendiren çağın çocukluk çağı olduğunu düşünüyorum. Ama asıl mesele çocukluk ve ilk gençlikten sonra başlıyor. Gerçekten ayakta durabilme, direnebilme, meydan okuma ya da sinme, pısma, boyun eğme, sorgulamadan itaat etme, küçük görme, kendini ezme gibi hayatı var eden ya da yok eden her kavram o yıllarda şekilleniyor.
Kavgam (My Struggle) serisinin 5. kitabı, Bahar Yağmurları elime geçtiğinde, Karl Ove’nin bu yıllarını okuyacağım için heyecanlıydım. Yazarlık Akademisi yıllarını ve yazar olma serüvenini, yetişkinliğe adım attığı ilk zamanlarda yaşadıklarını aşağı yukarı tahmin ediyor, okumanın da heyecanlı olacağını düşünüyordum. Ama olmadı. Karl Ove yine her şeyi yerle bir etti. Yine aklımı darmadağın hale getirdi.
Monokl her yeni cildini yayınladığında, kitabı bitirir bitirmez, taze taze ve coşkuyla paylaşmak, anlatmak, okumaya özendirmek isteyen ben bu kez tutuldum. Hala daha içim acıyor. Bu kez, Karl Ove okumak hatta Karl Ove’un yazdıkları hakkında bir kaç satır karalamak ızdırap oldu. Serinin en acımasız kitabı bu. Her sözcüğü bir diken. Eline alıp okumaya başladığın anda kan içinde kalıyorsun. Güzelliğiyle büyülenip yapışıp kaldığın yabani dikenli gül gibi.
Yazamayan, okuyamayan, çalan, çaldığını saklayan, yalan söyleyen, işkence eden (en çok da kendine) Karl Ove, okurun da hayatını alt üst etmek için elinden geleni yapıyor bu kez. 5. dozda tedavinin bir başka boyutuna geçiyor. Altıncı ve son doza artık muhtaç bırakıyor. Mecbursun artık son kitaba. Tamamlayamazsan derin bir acı içinde kıvranarak sona erecek yazma ve okuma maceran sanki. Pes etmenin eşiğine geliyorsun. Ve bunu sana yaşattığı için artık ona kopmaz ve görünmez iplerle bağlanıyorsun. Edebiyatın ürkütücü ve şeytani boyutunun en güçlü simgesi haline geliyor Karl Ove.
Bu kitabın süzülen sözcüğü “acımasız” bana göre. Belki de “şeytani”. Diğer kitaplarındaki sözde masumiyetten çok daha baştan çıkarıcı.
Sözü uzatmayacak ve çok da detaylı yazmayacağım belki de yazamayacağım. Kitaptan alıntılar yaparak bu yazıyı şenlendirmeyeceğim daha doğrusu şenlendiremeyeceğim.
Knausgaard’ın ilk dört kitabı ve hakkında yazdıklarım burada merak edenlere.
“Knausgaard okuma” hakkında yazmaya kalkışmak “yenilgi”den başka bir şey değil.
Yorum Yapılmamış