Tatilde Paulo Coelho’nun son kitabı ‘Aldatmak’ okundu. Naçizane bir kaç yorum, okumayı düşünenlere bir kaç önerim var. Belki ‘hemen okumalıyım’, belki de ‘himm okuyacaktım ama bilmem ki’ diyeceksiniz. Bence okuyun. Okuyun ki tartışabilelim 🙂
Şimdi önce kitabın adıyla başlayalım… Kitabın orijinalini havaalanında ‘Adultery’ olarak görünce dedim ki keşke ismini ‘Aldatmak’ gibi çok sıradan bir isim koyacaklarına birebir anlamında yazsalarmış Türkçe ‘Zina’ diye. Daha çok satacağı şimdiden garanti bu konjonktürde.
Ben genelde ‘kadın yazar’ pek okumuyorum. Aslında okuyamıyorum. Çünkü kadın yazarları okurken yeni sözcükler, yeni duygular, yeni mantık silsileleri ile pek karşılaşmıyorum doğal olarak 🙂 Bu da beni daha çok erkek yazarları okumaya teşvik ediyor. Erkek yazarların kitaplarını okurken daha iyi keşfe çıkabiliyorum demek daha anlamlı olacak. Ne alakası var diyeceksiniz? Çok alakası var. Paulo Coelho tüm ustalığıyla herkesin kolay kolay kalkışamayacağı bir işe kalkışmış, 67 yaşında usta bir yazar olarak 31 yaşındaki bir kadın kahramanın içini, ruhunu, aklını, duygularını anlatmaya yeltenmiş. Yeltenmiş diyorum çünkü kitabın büyük çoğunluğunu okurken, o kadar mahrem ve inilmemiş kuyulara inmeye kalktığını gördüm ki yazarın, bir erkeğin yazmaya ‘çalıştığı, çabaladığı’ buram buram anlaşılıyordu. Olmuyor işte. Hoş, kitabın bir bölümünde, 31 yaşındaki kadın karakterin ağzından kocasını anlayış biçimini bir erkeğin kaleminden okumak, yine bir kadın olarak bize başka keşiflerin kapısını açmıyor değil…
Kitap ilginç, zor, anlaşılmaz, bir o kadar da anlaşılır. Erkek okurların daha çok keyif alacağını, kadın okurlarınsa zaman zaman içi sıkışarak, zaman zaman ise anlam veremeden okuyacaklarını düşünüyorum. İyi okumalar.
Yorum Yapılmamış