Nobel Barış Ödülü’nü alan ilk İranlı ve müslüman ve kadın! Üstelik, oturup Azadi Muavini ile birlikte biyografisini yazmış. Kitabı bir çırpıda okumamak neredeyse imkansız gibi. Kitap, daha kapağıyla “gel beni oku” diyor aslında. Bana bu kitabı çok sevdiğim bir arkadaşım armağan etti. “Sana mutlaka yeni şeyler katacağını, ufkunu açacağını, öğreteceğini düşündüğüm için seversin” dedi. Haklı […]
Terapi gibi, kahkaha dolu büyük acı: Yalan-Roman – Emile Ajar
Ağır bir sinir krizi geçirmenin eşiğindeyim. Her şeyi anladım sanırım ve tamamen bilinçliyim. Zaten bu durum da bilinçliliğimin ispatı. Ajar öyle diyor. Ben de katılıyorum. Yalan-Roman bitti. Taze taze yazıp, “okuyun” demek istiyorum. Okumanın da dışında bir şeyler yapılabilir belki bilmiyorum. Zaman zaman terapi niteliği taşıdığını düşünüyorum kitabın. Uzun zamandır bir kitabı okurken böyle kahkahalar […]
Gözden kaçırmayın diye: Kaçırdıklarımız – Adam Phillips
Bu kitabı uzun uzun yazmak ve anlatmak niyetinde değilim. Hoş niyet etsem de öyle kolay kolay yazamam, sözcükleri derleyip toplayıp anlatmak bu kitap özelinde pek kolay değil. Kitabı bu yıl, fuardan aldım. Bir arkadaşım çıtlatmıştı sadece. “Pekişecek bazı şeyler aklında” demişti. Dediği gibi de oldu. Kitabın yazarının ana uzmanlığı, çocuk psikiyatrisi. Özellikle ebeveynlerin çokça […]
Biraz eko yapsa da adı var, hükmü var: Sıfır Sayı – Umberto Eco
Umberto Eco, önemli bir yazar ve düşünür. Eğer daha önce Eco kitabı okuduysanız bu kitabıyla ilgili ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Hayatınızda hiç Eco kitabı okumadıysanız ve işe son kitabı Sıfır Sayı’dan başlayacaksanız, benim yorumlarım sizin için çok da doğru olmayabilir. Umberto Eco’nun son romanı Sıfır Sayı’nın önce reklamlarını gördüm metroda. Hatta görünce “vay […]
Devrim olabilmek okumak ister: Mülksüzler – Ursula K. LeGuin
“Bir devrim nerden başlar?” diye sorarak başlar Kaan Koç, “Biraz Konuşmasak” şiir kitabının başında yer alan Sonsöz’ünde. “Bir devrim ‘birey’den başlar” cevabını o doğrudan vermez ama okuyup anlayan anlar. İşte Mülksüzler “bireylerin devrim olması” üzerine yazılmış bir baş yapıt olarak elllerimin arasında okunup bitti/başladı. Okuduktan sonra bitmeyen, aksine yeni başlayan kitaplar kategorisinde çok üst sıralardaki […]
Okumayalım da yakalım mı?: Fahrenheit 451 – Ray Bradbury
Aslında bir kaç haftadır yazacağım bu kitabı. Ama gündem izin vermiyor bir türlü yazmaya. Üstelik bu zamanlarla da çok alakalı kitabın ana fikri. Okumadıysanız mutlaka okumanızı önereceğim eşsiz bir anarşist bilim kurgu. Kitabın konusuna ve detaylarına çok girmeyeceğim ve lafı fazla uzatmayacağım. Ama özetle konu şöyle: Bir zaman düşünün artık hiç bir bina yanmıyor, yangınlar […]
üç kulhuvallah, bir hallelujah ya Dawkins: Merak Tutkusu – Richard Dawkins
Baştan anlaşalım, bu kitap Richard Dawkins’i tanımayanlar, kim olduğunu bilmeyenler, adını ilk kez duyanlar için biraz yabancı ve zor gelebilir. Ancak Richard Dawkins’i tanıyor, takip ediyor, okuyor ve anlıyorsanız benim gibi, okurken çok büyük keyif alabileceğiniz eşsiz bir dokümantasyon ya da belgesel-kitap diyebiliriz. Dawkins için en popüler ve kısa yoldan tanım ‘ateistlerin babası’ ve “çağımızın […]
Ölüm hakkında bildiğiniz her şeyi unutun, öyle okuyun: Ölüm bir varmış bir yokmuş – J. Sar
Çok eğleneceksiniz. Hoş eğlenecek halimiz mi kaldı? Koskoca bir Eylül ayı geçti ben yazmadım buralara. Okumamaktan sebep değil, okudum, hatta can attım paylaşmak, önermek ya da öylesine okuduğumu iki satır da olsa yazmak için. Ama hal ne mecal kaldı memleket vaziyetlerinden. Hala da çok halimizin olduğu söylenemez. Ama okumanın, yazmanın, düşünmenin, konuşmanın peşini bırakmamak lazım […]
Dertleşesim var.
Ne okuduğumu anlatasım var, ne paylaşasım, ne yazasım. Zaten okuduğumda da iki satırdan biri çağrışım yapıyor dalıp gidiyorum ahvalime, ahvalimize… Dertleşesim var. Ancak yazıyorum işte. Okuyan olsa da olmasa da derdimi sözcüklere salayım ben yüküm hafiflemese de nefeslenir az biraz… Teee Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş’a oy vereceğim dediğimde önce ciddiye almadılar, bazıları dalga geçti, alay etti. […]
Erkek adamın büyük başarısı: Dullar Kasabasından Masallar ve Erkekler Diyarı Tarihçesinden
Biraz seksist bir yaklaşım denilebilir “erkek adamın büyük başarısı” başlığına, ancak Kolombiyalı yazar James Cañón inanılmaz bir iş başarmış bu kitapta. Bir erkeğin, kadınları bu kadar iyi anlayıp, en derinlerine girerek böylesi ifade etmesi çok alışılageldik bir durum değil. “Dullar Kasabasından Masallar ve Erkekler Diyarı Tarihçesinden Notlar” gibi uzun bir isme sahip bu şahane kitabı […]
95 sayfalık ağır sıklet: Gece Hapları – Kaan Koç
Bakmayın öyle ufak tefek, ince nazenin göründüğüne, ne fiyatına ne cüssesine aldanın. “altı kırk beş şiir serisi #16” diye yazıyor kapağında Kaan Koç’un en yeni kitabı Gece Hapları’nın. Ancak bana göre kitap şiir kitabı değil. İnsanın “canına okuma kitabı” diyebiliriz pekala. İçinde yazan da şiir değil. Kaan Koç’un bir önceki ve yine “altı kırk beş […]
ATEİST HEZEYANLAR: “inanç” bir ihtiyaç, “din” hükmetmek için kurgulanmış bir araçtır.
Dün gece bir haber izledim TV’de. Öyle ‘destursuz’ çıktı karşıma, dayanılmaz üzüntümün ve içimde çığlık atan öfkemin arasına indi. İngiltere Birmingham Üniversitesi’nde en az 1370 yıllık olduğu düşünülen iki parşömen bulunmuş. Dünyanın en eski Kuran’ı deniyor. Hatta deniyor ki bu Kuran büyük ihtimalle peygamber sağken yazılmış, hatta daha da ileri gidilip yazan kişinin onu tanıyor […]
Ölünün ardından konuşulur: Lennon anlatıyor
“Lennon’ı severim” cümlesi hafif kalabilir aslında müziğine, fikrine, zikrine, kaderine, kadersizliğine olan düşkünlüğüme bakılırsa… Ama en iyi de bu cümle ifade ediyor hissiyatımı. İnsan sevdiğinin kusurlarını görmek istemez, hele ki onu “kahraman”laştırıyorsa hiç dönüp bakmaz yanlış mıdır doğru mudur diye. Kör bir tutkuyla kapılır gider. “Imagine” dünyasında yaşar durur. Bu kitabı taaaa Kasım 93’te almışım […]
Tamamen ayrı-dinamik bir roman: Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları
Tam kitap hakında iki satır yazmaya başlayacağım bir gülme geliyor. Gözümün önünde Konya girişinde döne döne gelen semazenlerin boynuma çiçek takan halleri… İlahi Tuna Kiremitçi. Şaka bir yana bu aralar üst üste zorlayan kitaplar okudum. Sağolsun Knausgaard canıma okudu. Üstüne biraz daha rahat, esnek ve nefes aldıran bir şeyler okumak istedim. Okunacaklar arasındaki hüzünlü yerinde […]
Ağlanacak hale güldüren kitap: Göğü Delen Adam
Hani belgesellerde izleriz, hiç bozulmamış kabileler, hala aynı ilkellikte yaşayan insanlar… Öyle ağzımız açık bakar, “ah be” diye iç çekeriz. O belgesellerden çok daha fazla tat verecek, düşünmeye, sorgulamaya hatta kendimize çeki düzen vermeye kadar giden yolu açacak nefis bir kitap var: Göğü Delen Adam. Orijinal adıyla Der Papalagi. Der Papalagi, Alman Erich Scheurmann tarafından […]
Knausgaard Travması: Kavgam Cilt 1
Sadece bir kaç gün içinde, Monokl’un inanılmaz başarılı sosyal medya kampanyasıyla hayatımıza giriveren Karl Ove Knausgaard ve kitabı Kavgam hakkında, en az onun kadar samimi olarak yazmaya çalışacağım. Bir itirafla başlayayım. Genellikle, bu şekilde çok övülen, her yerde karşıma çıkan, bir diğer deyişle ‘popüler’ kılınan kitaplara mesafeliyimdir. Neden diyecekseniz? Gıcıklık diyebiliriz mesela. Belki de ‘mesleki deformasyon’. […]
Gençlik aşkı vs. Fenerbahçe aşkı
Bazı hikayeler vardır, yaşanırken acı ama yıllar sonra anlatılırken neşe verir. Yıllar, yaşananların üzerindeki acıyı, endişeyi, korkuyu, stresi emer, yok eder. Süngerdir yıllar adeta. Hatırlanan çoklukla hikayenin komik ve iyi yanları olur. Bir hikayem var anlatacak. Yaşarken kurbağalı dereyi dolduracak kadar göz yaşı döktüren, sarı-kırmızı akan damarlardaki kanı kurban edip vicdan azabı çektiren, lakin anlatırken […]
Tarihi günler: İhtilalden Geziye, Seçimden 8 Haziran’a…
Bugünler tarihi günler. Yaşadıkça yazmak, kayda geçmek gerek. Unutmamak, unutturmamak, iyice aklımıza kazımak ya da sadece kendimize iyi gelsin diye yazmak lazım. Benim jenerasyonum, çoğunlukla pesimisttir. Yani hep bardağın boş tarafını görür. Hoş bunun da sebepleri çoktur, bellidir. Hemen her konuşmamda yazımda söylüyorum ihtilal çocuklarıyız biz, bizi eze eze pesimist yaptılar. Pes ettirdiler. Hemen pes […]
Bu kitap hakkında çok ama çok konuşmak gerek: Biraz Konuşmasak – Kaan Koç
Yavuz Çetin’in ardından kendime çok kızmıştım. Müziğine olan ‘hayran’lığımı/zı yaşarken ona duyurmalıydım/k. Bu hatayı tekrar yapmayacağım. Şair gibi şair, mütevazı, övülmeyi sevmeyen Kaan Koç’u, okuru olarak bıkmadan takdir etmeye devam edeceğim.Yaşarken. Bana göre çağımızın Süreya’sı, belki biraz Can Yücel’i, biraz da Tarancı’sı. Ama bütünüyle bakıldığında kendine has Kaan Koç şiiri. Kaan Koç’un AltıKırkbeş yayınlarından çıkan […]
Oradan oraya savuran bir ‘meseleler kitabı’: Yalnızlık Ölümden Çok – Onur Orhan
Kendi jenerasyonumuz romancılarına yeteri kadar özen göstermediğimizi, okumadığımızı, okusak bile göz ucuyla burun kıvırarak ve eleştirmek üzere ‘göz gezdirdiğimizi’ düşünüyorum sıkça. Hoş, bu tavra neden olan ‘edebiyat’ adına fena halde ‘edebiyat’ yapan yazar taslakları da yok değil. Muhtemelen onlar neden bu duruma. Ancak yine de seçmek, ayıklamak, okumak ve okuduktan sonra da eğriye eğri doğruya […]