Oldum olası bayılırım bilim-kurguya. Hele Asimov okumak bambaşkadır. Asimov’un Vakıf Serisi’ni bir solukta okumuş ve okumakla kalmayıp içselleştirmiş biri olarak, Monokl’dan Sonsuzluğun Sonu’nun yeni baskısının çıktığını görünce elbette torpil yaptım kitaba.
Fuar’dan aldığım ve hala okunmayı bekleyen kitapların önüne geçti. Asimov’un bu “dahiane” kurgusunu daha önce çok duymuş ancak okumamıştım. Zaten son yıllarda baskısı da bulunmuyordu sahaflar dışında. Monokl harika bir iş yaptı!
Bilim-kurgunun en akıl almaz ve heyecan verici konusu pek çoğumuz için “zamanda yolculuk” olsa gerek. Asimov “zamanda yolculuk” meselesini, eşsiz dehasının ürünü soluk soluğa bir kurguyla yazmış. İnsanoğlu tarafından 24. yüzyılda temelleri atılan ve 27. yüzyılda kurulan Sonsuzluk ve Sonsuz’lar hikayenin baş kahramanları. Sonsuzlar, zamanda yolculuklar yaparak Mikro ya da Makro Gerçeklik Değiştirmeleri ile dünyada yaşanan olayların kaderini değiştiriyorlar. İnce hesaplar yapıyorlar. Savaşları engelliyor, kıtlıkların önüne geçiyorlar. Teknolojik gelişmeleri hızlandırıyorlar veya yavaşlatıyorlar. Tüm bunları tabii ki “insanlık” için yapıyorlar. Peki ya yanlış yapıyorlarsa?
Bu sorunun tam cevabını vermeden kitaptan ufak bir alıntı yapacağım:
“Sonsuzluk, Gerçeklikteki felaketleri çözerken, aynı zamanda zaferleri de yok ediyor. İnsanlığın daha yüksek aşamalara gelebilmesi için büyük sınavlarla karşılaşması gerekir. Tehlike ve tedirgin güvensizlikten insanlığı daha yeni, daha yüksek zaferler kazanmaya iten bir güç doğar.”
Yaşamda da böyle değil midir? Öldürmeyen güçlendirir.
Asimov, işte tam da burada kıvrak, delice ve çarpıcı saptamalar ve ince sorularla okurun bakış açısını değiştirirken, olabilecek en ateşli aşk hikayesini de kitaba dahil ediyor. Yüzyıllar arasında gidip gelen bir “Teknisyen” 575. Yüzyıldan bir kıza aşık oluyor. (Çok fazla detay vermeden yazmaya çalışıyorum. Teknisyen’in ne iş yaptığını anlatmayacağım. Okurken sürprizleri kaçırmanızı istemiyorum.)

Sonsuzluğun Sonu – Isaac Asimov
Kitap öyle sürükleyici ve baştan çıkarıcı ki kendinizi bir anda “acaba şu anki yaşam, gelecekteki sonsuzların üzerinde Gerçeklik Değiştirmeleri yaptığı bir dünya mı?” diye sorgulamadan edemiyorsunuz. Hoş, Asimov böyle kafa kırmalara engel olmak için muhtemelen, Gerçeklik Değiştirmelerin ilkel tarihte (24. yüzyıla kadar ilkel tarih bu arada kitaba göre-yani biz ilkeliz, evet) yapılamayacağını söylüyor.
Sonsuzluk mu? Sınırsızlık mı? sorusu kitabın sonunda kapınıza dayanıyor. Yani dünyada sonsuza kadar devam eden bir insanoğlu mu yoksa galaksinin sınırlarının ötesine sınırsızca yayılmış bir tür mü? Çok daha özetle, yıldızlararası yolculuk mu zamanda yolculuk mu?
Hangisini seçerdiniz?
Okuyun, çok büyük keyif alacaksınız.
[…] en başında çok kısa yer alan, şerif Holston karakterini anmadan geçemeyeceğim. Asimov’un Sonsuzluğun Sonu kitabının baş kahramanı Harlan ile arasındaki içsel benzerlikler beni çok etkiledi. Sanki […]