Bazı filmler vardır ya hani, zaman zaman, bir daha izlemek iyi gelir. Hatta bazen abartırım ben, yılda en az bir kere izlemezsem rahat edemediğim filmler de olur. Mesela LOTR üçlemesi (illa extension versiyon olacak) gibi 🙂 Tıpkı bu filmler gibi bazı kitaplar da tekrar tekrar okunmalı. Hele ilk gençlik yıllarında okunmuş, sonra unutulmuş kitaplar… Böylesi kitaplar, ‘şunu okudun mu’ sorusuna bazen ‘yoo okumadım’ bazen de ‘hı hı okudum ama çoook yıllar önce’ diye cevaplarla geçiştirilmeyi hak etmiyor.
Geçenlerde bir arkadaşım bana ‘Kürk Mantolu Madonna’yı okudun mu diye sordu. ‘Okumadım’ deyince de beni fena ayıpladı ve mutlaka okumalısın dedi. Bir de baktım ki bu aralar ufaktan da moda olmuş ‘Kürk Mantolu Madonna’yı tekrar okumak. Aslen moda olan şeylere iki adım temkinli yaklaşan bünyem, bu kitap söz konusu olunca neden bir hevese kapılıp, hemen alıp okumaya başladı bilmiyorum.
Kitabı okumaya başladıkça ‘ulan ben bu kitabı okudum mu yoksa’ demeye başladım. Belli ki ilk gençlik yıllarında okumuşum ya da başlayıp bırakmışım. Gerçekten hatırlamıyorum. Üstelik bu kadar ‘önemli’ bir kitabı nasıl unutmuşum o da ayrı. Ama belli ki bir yerlerden hatırlıyorum. Şimdi düşünüyorum, gençken okunduğunda çok da anlamlı gelmeyen cümleler var kitapta. Gençliğin verdiği enerji ve ukalalıkla anlaşılamayan bir kıymet belki de…
Öyle ya da böyle, kırklı yaşlarda bu kitabı, ama ilk ama ikinci kez bilmem, okudum. Ve bugünkü aklımla, ruhumla ve kalbimle bu kitaba, üstada bir kez daha hayran kaldım.
Eğer okumadıysanız illa okuyun, okuduysanız bir daha okuyun.
Aşka, kadına, erkeğe, işe-güce, sanata, gurbete, anaya-babaya-kardeşe-enişteye dair insani olduğu kadar ilahi de bir hikaye.
Tavsiyedir.
Yorum Yapılmamış