Ne okuduğumu anlatasım var, ne paylaşasım, ne yazasım. Zaten okuduğumda da iki satırdan biri çağrışım yapıyor dalıp gidiyorum ahvalime, ahvalimize… Dertleşesim var. Ancak yazıyorum işte. Okuyan olsa da olmasa da derdimi sözcüklere salayım ben yüküm hafiflemese de nefeslenir az biraz…

derdimiz büyük

derdimiz büyük

Teee Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş’a oy vereceğim dediğimde önce ciddiye almadılar, bazıları dalga geçti, alay etti. Sonra manyak mısın dediler? Teröriste oy mu verilir?

Sonra baktı bazıları ben ciddiyim. Bir kısmı öte durdu. Bazısı merak etti, sordu, anlamaya çalıştı. Fikrini değiştiren bile oldu.

Sonra 7 Haziran vakti bi’ celallendi gene eş-dost. “Oylar HDP’ye, BizlerMeclise” diye kıçımı yırttıkça tepkiler de değişik formlarda göründü gözüme. Bana “mahallenin delisi” muamelesi yapanlar oldu. Yani benle selamını sabahını devam ettirip, ciddiye almayanlar… Kimisi yekten kesti iletişimini, yaktı hukuku. En çok onlara saygım var “eyvallah” derim gönülden. Bazısı beni karşısına alıp akıl vermeye, saptığım bu “yanlış” yoldan beni çevirmeye çalıştı. Baktı ki iş ciddi, harcanacak kız deyip çaba sarfetti. Kendi yolunu dikte etmeye çalıştı. Tabi yemedi.

Şimdi geldik 1 Kasım vaktine. Mevzular karışık. Olaylar ürkütücü. Tepkilerse iyice sertleşti. O kaale almayan, dalga geçen, “deli bu” diyenler dahi selamı sabahı kesti, üstünü çizdi mesainin. Hoş benim de çizesim var açıkçası. Zor böylelerine barış anlatmak, kardeşlik, eşitlik, özgürlükten bahsetmek.

Geçenlerde yanılmıyorsam Hayko Bağdat bir konuşma arasında söyledi TV’de. “artık birbirimize selam vermemeye başladık” diye.

Aynıyla vaki yani.

Bir çocuğun ölümüne dahi; ırkına, dinine, mezhebine bakarak üzülüp üzülmeyeceğine karar verecek kadar aşağılık hale gelmiş insanlarla birlikte yaşıyor, yiyor, içiyor, çalışıyor, geziyor, tozuyor, selamlaşıyoruz. Vay arkadaş!

Şimdi biz dertlenmeyelim de kim dertlensin. Sigaram ağzımda, başım öne eğik, yüzüm düşük dalıp gidiyorum sıklıkla.

Öyle cümleler geliyor ki aklıma. Bazen diyorum ki “ulan bu zihniyetle yönetilen bir cumhuriyetin vatandaşı olmaktansa, oy verdiğim zihniyetle yönetilen bir başka cumhuriyetin azınlığı olarak yaşamayı tercih ederim”. Bak hala açık açık yazamıyorum. Götüm yemiyor.

Sonra diyorum ki, kızım bir sakin ol. Bunlar da geçecek. Düze çıkacak her şey. Barış gelecek. Açıyorum bir Demirtaş konuşması, dinliyorum. Umut var diyorum.

Her sandıkta, “bu sefer çok önemli” diye yırtınmaktan içim acıdı artık. Ama hakikaten ve yine ve yeniden çok çok önemli bir seçime gidiyoruz.

Unutmayın, hakkımızda hayırlısına da Allah değil biz karar veriyoruz.
Share