Skip to main content

Bugün 2 Kasım: Ben “can havlini” ne çabuk unuttum?

Dün geceden bu yana durup durup aklıma gelen bir an’ım var. 2013 yılının son günleriydi. Gezi’nin coşkunluğu bitmiş ama Taksim-Beyoğlu-Cihangir çevresi henüz tam olarak yatışmamıştı. İş çıkışı metroyla Taksim’e zar zor ulaşmıştım. Zar zor diyorum çünkü metroda, bir durakta yapılan “Taksim metrosu kapatıldı” anonsu, bir durak sonra “güvenlik sağlandı, metro açıldı” anonsuyla yer değiştirip duruyordu. […]

Share

Ben sadece ölebilirim, öldüremem.

97 cesetle birlikte geldim işe bugün. Yazdığım her satırda 97 ceset var benimle birlikte klavye tuşlarına basan. Ağırlığından şikayetim yok, yük değil hiçbiri bana. Acı, dert ve gözyaşının ötesinde sorumluluklar biliyorum. Nasıl dayanacağım bu acıya dedikçe 97’si de kulağıma fısıldıyor, “dayanacaksın, dik duracaksın, kaldığımız yerden devam edeceksin” diye. Bu seçimlerde, 1 Kasım’da sandık başında oy pusulasıyla baş başa […]

Share

Dertleşesim var.

Ne okuduğumu anlatasım var, ne paylaşasım, ne yazasım. Zaten okuduğumda da iki satırdan biri çağrışım yapıyor dalıp gidiyorum ahvalime, ahvalimize… Dertleşesim var. Ancak yazıyorum işte. Okuyan olsa da olmasa da derdimi sözcüklere salayım ben yüküm hafiflemese de nefeslenir az biraz… Teee Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş’a oy vereceğim dediğimde önce ciddiye almadılar, bazıları dalga geçti, alay etti. […]

Share

Tarihi günler: İhtilalden Geziye, Seçimden 8 Haziran’a…

 ­Bugünler tarihi günler. Yaşadıkça yazmak, kayda geçmek gerek. Unutmamak, unutturmamak, iyice aklımıza kazımak ya da sadece kendimize iyi gelsin diye yazmak lazım.  Benim jenerasyonum, çoğunlukla pesimisttir. Yani hep bardağın boş tarafını görür. Hoş bunun da sebepleri çoktur, bellidir. Hemen her konuşmamda yazımda söylüyorum ihtilal çocuklarıyız biz, bizi eze eze pesimist yaptılar. Pes ettirdiler. Hemen pes […]

Share