14 Mayıs 2017
Şu anneler günü ile ilgili biraz içimi döküp, ağzıma geleni söyleyesim var. Az biraz kafa ütüleyeceğim ama bana iyi gelecek bu iç dökme.
Kürtaj olduğumda 19 yaşındaydım. Gençlik işte. Sevdik sevdalandık, bilemedik önünü ardını. Hata yaptık. “Anne” olmak ne demek anlayamazdık. Sonrasında evlenip 34 yaşımda, “anne” olacağımı öğrendiğim günü hatılıyorum. Dünyayı ben yaratmıştım sanki. Baş döndürücü bir mutluluktu. O haberi aldıktan 11 hafta sonra da bebeğimi kaybettiğimi öğrendim doktorumdan.
Nasıl olur diyordum… O burada içimde! Doktorum bana telefonda “kan değerleri kaybettiğimizi gösteriyor” dedi. Dünya o gün battı benim için. Bitti her şey. Sondu sanki. O gece başladı kanama, gözümün önünde kaybettim. Bitti. Kimseyle konuşmuyor, kendi annemin, kayınvalidemin telefonlarına bile çıkmıyordum. Gece yarısı, o muhteşem kadın “Leman Ebe” aradı beni. Mecbur çıktım telefonuna. “Yumurtayı cılk yapmışsın ya kızım” dedi, şen kahkahasıyla. Üzülme kızım dedi. Biz ne düşükler gördük, ne mucizeler de gördük. 40’ından sonra bile anne olanlar gördük. Ne hayırsız evlatlar da gördük. Elbet sen de olursun bir gün “anne” ya da olmazsın şart da değil. Her kadın anne olacak değil dedi. İyi geldi dedikleri ama yetmedi. Bir kadının “anne” olabilmesinde “baba” olabilecek adamın da etkisi tartışılmaz. Olmadı. Boşandım. Sonra da dedim ki iyi ki çocuğum olmamış. Fakat kadınsın işte, bir çocuk kahkahası işitsen ya da bir bebek ağlaması, dokunuyor insana…
Sonra bir mucize oldu. Aşık oldum. Evlendim.
40 yaşıma gelmiştim. Dünyanın en özel adamıyla evlenmiştim. Anne olabilirdim artık! Ama olmadı. Mucizeler beklenmeye başladı. Geçen yıl 45’imde, sağlığım her şeyin önüne geçti ve apar topar geçirdiğim bir ameliyatla tıp ilmi benim anne olma hayal defterimi kapattı. Ve ben ilk kez bu anneler gününde bir mucize umudumu dahi kaybetmiş olarak bir anneler günü yaşıyorum.
Her anneler gününde annemle konuşurken “darısı başına” diyen annem bu sene diyemedi tabi 🙂
Benimse ilk yaşadığım duygu kıskançlık oldu. Etrafımda yavrulamış, anne olmuş herkesi ama herkesi kıskandım.
Hele ki geç anne-baba olmuş pek çok arkadaşımın her görüşmemizde eline telefonunu alıp video-fotoğraf bombardımanına tutması beni çileden çıkarıyordu. Ama çaktıramıyorsun da içindekini… Öncelikle kendine. Kendi kendine kıskandığını itiraf etmen epey zor. Hele şu anneler günü reklamları! Markalar kendilerini kaybetmişler bu sene. Neredeyse 1 haftadır her reklam kuşağında salya sümük, arka odalara, banyolara kaçıp ağlaya ağlaya bir hal oldum. Profilo’nun kampanyası beni yere çarptı. Bir daha tövbe bakmam Profilo’dan bir şey. Karaca gönlümü aldı. İlk defa bir marka “halaların” da anneler gününü kutladı. Dün gece izledim. Ama ona da ağladım tabi salya sümük. Markaların kriz ortamında anneler gününe bu kadar abanmasını anlıyorum tabi. Ekmek parası ne de olsa. Ben de yazdım bu sene bir kaç markaya anneler günü kampanyası içim şişe şişe… Ancak duygusallığın dozunu biraz ayarlamak gerek. Annelik ince ve hassas mevzuu.
Gelelim benim travmama. Ben “anne”lik meselesi ile ilgili tüm bu süreçleri atlata atlata şimdi geldim yepyeni bir kafaya. “Anne olmama”nın dayanılmaz hafifliğini doyasıya yaşamaya karar verdim. Gelecekten kaygısı olmamak büyük bir lüks. Ve ben bu lükse sahibim. Vazgeçme özgürlüğümün büyük çoğunluğunu literal olarak “anne olmamama” borçluyum. Yaşama nedeni olarak bir çocuğa sahip değilim. İnanmıyorum da. Bu yüzden inanmadan ve sahip olmadan yaşamayı deneyin, göt istiyor diyorum. “Neden yaşıyorum” sorusunu kendime sorduğumda kestirmeden cevap vermemi sağlayacak bir sıfatım yok. Belki anne olsaydım, profilimde sıraladığım sıfatların hepsinin yerini sadece “mom” alacaktı ve orada bitecekti. Çünkü anne olmak diğer bütün sıfatlarını neredeyse yok saymak gibi bir şey. Bilemem tabi “anne” değilim. Ama anneleri görüyorum da etrafımda, hayatlarında kendilerine yükledikteri tek sıfat “anne” gibi yaşıyorlar. O onların bileceği iş. Birbirimizi bu anlamda anlamamız pek de mümkün gözükmüyor.
O yüzden ben “anne”leri anlamıyorum. Anneler gününü de anlamıyorum. Hissedemiyorum. Bu anneler günü annemin anneler gününü kutladığım son anneler günü. Bundan sonra ben anneler gününü yok sayıyorum. Ben zaten annemin her gününü kutluyorum yaşadığı müddetçe. Öldüğü vakitte minnetle ve saygıyla anacağım. Tıpkı Leman Ebe’m gibi. Bugün hayatımın son anneler günü olması sebebiyle bir kutlamayı hakettim sanırım. ✌🏻
İçimi döktüm, iyi geldi. Bu platformun yarattığı “bireysel terapi” niteliğindeki formatını seviyorum. Sabrınıza teşekkür.
Hayat bir sirktir.
Eğlenmenize bakın.
Vazgeçmek özgürlüktür.
Vazgeçin, korkmayın.
Bugün de “anne”lik meselesinden vazgeçtik.
Vazgeçmeye devam.
Yorum Yapılmamış