Sabahtan Akşama - Jon Fosse

Sabahtan Akşama – Jon Fosse

Bu kuzey edebiyatında adını tam olarak koyamadığım bir şey var. Coğrafyanın etkisi oldukça yüksek bu çekimde sanırım. Monokl Edebiyat’ın Tüyap sürprizi yaptığı Jon Fosse’yi fuarın son hafta sonundaki ikinci turumda aldım. Fosse’nin ismini duymuş ama hiç okuma şansım olmamıştı. Aslında Nobel Edebiyat ödülü bahislerinde, Murakami’li listenin alt sıralarında da olsa 1/20 oranıyla yer alıyordu Fosse. Norveçli ilginç yazar. Ancak bizim Türkçe’de bir Fosse kitabına kavuşmamız için sevgili Monokl Edebiyat’ın bu işe el atması gerekiyordu. Attılar da. Hatta dahasının müjdesini de vermişler kitabın girişinde:

“Monokl, Jon Fosse’nin kitaplarını yayımlamayı ve okuyucusuna dünya edebiyatının farklı tatlarını armağan etmeyi sürdürecektir.”

Monokl Edebiyat'ın müjdeleri btimiyor!

Monokl Edebiyat’ın müjdeleri btimiyor!

Kimi edebiyat çevrelerinin yeni Ibsen diye nitelendirdiği Fosse’nin benzersiz bir kalemi var. Tıpkı Saramago gibi bol virgüllü ve noktasız cümleleri öyle maharetle kullanıyor ki onlardan yarattığı melodiye kapılıp gidiyorsunuz.

Sabahtan Akşama, doğumla ölüm arasında bir çırpıda okunabilen ömürlük eşsiz bir metin. Altını çizmeye ihtiyaç duymadan bütün kitabı bir solukta yutuyor sonra ağır ağır, günlerce hatta belki de yıllarca hazmetmeye devam edecek gibi oluyorsunuz.

Fosse hakkında biraz bilgilenmeye çalışırken, The Paris Review’ün web sitesinde Fosse’nin daha doğrusu Norveçli edebiyatçıların çevirmeni Damion Searls’ün bir yazısına rastladım.

Harrison'a hayranım ama Paul'ü severim :) Knausgaard ve Paul benzetmesi kadar Harrison ve Fosse benzetmesi de cuk!

Harrison’a hayranım ama Paul’ü severim 🙂 Knausgaard ve Paul benzetmesi kadar Harrison ve Fosse benzetmesi de cuk!

Yazı Fosse ve Norveç’in yaşayan edebi dehaları hakkında ilginç ve çarpıcı ipuçlarıyla dolu. Fosse’nin diğer Norveçli edebiyatçılara göre Amerika’da daha az tanındığından söz ederken, yaşayan 4 efsane Norveçli edebiyatçıyı (Per Petterson, Dag Solstad, Karl Ove Knausgaard ve Jon Fosse) çok hoş bir benzetmeyle tanımlamış. Özetle şöyle diyor:

“Norveç harflerinin dört büyük devlet adamını biraz Beatles gibi düşünüyorum: Per Petterson, sağlam, daima güvenilir Ringo; Dag Solstad, John, deneyselci, fikir adamı; Karl Ove Knausgaard, en sevimli Paul; Fosse ise George; sessiz olan, mistik, manevi, muhtemelen en usta olanları”

screen-shot-2016-11-29-at-12-51-56

Yazının tamamını okumak isteyenler tıklasın.

Bu arada Norveç harflerinin dört büyük devlet adamı (four elder statesmen of Norwegian letters) tanımlamasına da bayıldım. Ne güzel bir ifade!

Searls’ün dediği gibi, Fosse’nin Türkçe’de okuduğum ilk ve tek kitabı Sabahtan Akşama, bir Harrison bestesi gibi. Hani Beatles dinlerken kolaylıkla ayırdedersiniz ya Harrison tonunu. Aynen öyle. Melodik, akıcı, bir o kadar da saf ve heyecan verici.

Yazının sonunda Knausgaard ve Fosse ile ilgili yine ilgi çekici bir saptama ya da kıyas var. Knausgaard saf nesir, Fosse ise saf şiir olarak betimlenmiş (Fosse’s is pure poetry, Knausgaard’s is pure prose.) Ama ne olursa olsun bu “saf”lığın fena halde Norveç’in havasıyla suyuyla ilgili olduğunu düşünüyorum.

Kanusgaard’ın Çocukluk Adası ellerimin arasında yitip gitmeyi bekleyedursun ben Fosse’nin Sabahtan Akşama’sını bir sabah başlayıp akşama kadar yeniden okuyacağım.

Fosse'den tadımlık arka kapak.

Fosse’den tadımlık arka kapak.

Monokl Edebiyat’a bu şahane hareketinden dolayı ne kadar teşekkür etsek azdır. Bir kuru teşekkürle geçiştirilemeyecek kadar güzel işler yapıyorlar. Ayakta alkışlamalı.

NOT: Orijinal Norveççe’den çeviren Deniz Canefe’ye ayrıca tebrikler ve teşekkürler.

Share